Türkiye'de hukuk sistemi tartışmaları yeniden alevlendi. Ayşenur Arslan'ın dikkat çektiği gibi, ülke 20. hatta 19. yüzyılın hukukuyla boğuşuyor. Peki, bu durumun temelinde yatan sebepler neler? Özellikle gençlerin düşüncelerini ifade etmeleri nedeniyle topluca cezaevine gönderilmesi, hukuk sisteminin ne kadar geride kaldığının acı bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Hukukun Çağdışılığı ve Gençlerin Durumu
Türkiye'de gençlerin düşüncelerini özgürce ifade etmeleri, anayasal bir hak olmasına rağmen, bu hakkın kullanımında ciddi engellerle karşılaşıldığı görülüyor. "Hiçbir kimseye ya da şeye zarar vermeden yürüyüp düşüncesini ifade eden" gençlerin topluca cezaevine yollanması, hukuk sisteminin çağdaş standartlardan ne kadar uzaklaştığını gözler önüne seriyor. Bu durum, hem gençlerin geleceği hem de ülkenin demokratikleşme süreci açısından büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
Erdoğan'ın Hırsı ve Türkiye'ye Etkileri
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ölene kadar başkanlık" hırsı, Türkiye'nin iç ve dış politikasında derin yaralar açmaya devam ediyor. Bu hırs uğruna insan hayatlarına ve ekonomiye vurulan darbeler, ülkenin geleceğini karartıyor. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik belirsizlik ve toplumsal kutuplaşma gibi sorunlar, Erdoğan'ın kişisel hedefleri nedeniyle daha da derinleşiyor. Bu durum, Türkiye'nin uluslararası arenadaki itibarını zedelediği gibi, iç huzurunu da bozuyor.
Çözüm Ne Olmalı?
Türkiye'nin bu hukuk çıkmazından kurtulabilmesi için öncelikle hukuk sisteminin çağdaş standartlara uygun hale getirilmesi gerekiyor. İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, gençlerin düşüncelerini serbestçe ifade edebilecekleri bir ortam yaratılmalı. Ayrıca, siyasi liderlerin kişisel hırslarından arınarak ülke menfaatlerini ön planda tutması, Türkiye'nin geleceği için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, ülke daha da karanlık bir geleceğe doğru sürüklenebilir.