Yer bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2'lik depremin ardından yaptığı açıklamalarla gündeme geldi. Üşümezsoy, Adalar fayı hakkında dikkat çeken değerlendirmelerde bulunarak, fayın "baştan beri ölü bir fay" olduğunu iddia etti. Bu açıklama, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve İstanbul depremiyle ilgili endişeleri artırdı.
Marmara Depremi ve Fay Hattı Tartışmaları
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Habertürk TV'de katıldığı programda, 1999 depremi sonrası yapılan spekülasyonlara değinerek, Marmara Denizi'nin boydan boya kırılacağı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Üşümezsoy, 1894'te Çınarcık çukurunda büyük bir deprem yaşandığını ve 1912'de Tekirdağ Silivri çukurunda fayın kırıldığını hatırlatarak, bu depremlerin dikkate alınmaması durumunda yanlış yorumlara yol açılacağını vurguladı.
Üşümezsoy, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz milimetrik verilerle yaptığımız çalışmalarda gördük ki Kumburgaz çukurunda doğu batı gidişli, Silivri-Kumburgaz kıyısı, bir sırt olarak çukur üzerine bindiriyor. İşte 5,7'lik deprem o zaman olmuştu. Diğeri ise Kumburgaz orta sırtının hemen batısında Silivri çukurunun kenarında bir fay var. İkisi çatallanarak ortada deprem yapıyor. Bunlar ikisi birden kırılırsa 6,5'lik deprem yapar. İki ayrı faydı."
Adalar Fayı: Gerçekten Ölü Bir Fay mı?
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'un en dikkat çekici açıklaması ise Adalar fayı ile ilgili oldu. Üşümezsoy, Adalar fayının baştan beri ölü bir fay olduğunu savunarak, bu fayın Yeşilköy'den Zeytinburnu'ndan Büyükçekmece'ye kadar uzatılmasının ve 50 km'lik bir fay olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu iddia etti. Bu durumun, 7 büyüklüğünde bir deprem beklentisi yaratılmasına neden olduğunu belirtti.
Adalar fayı ile ilgili tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Bazı uzmanlar fayın aktif olduğunu ve deprem riski taşıdığını savunurken, bazıları ise fayın ölü olduğunu ve herhangi bir tehlike oluşturmadığını iddia ediyor. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'un açıklamaları, bu tartışmaları yeniden alevlendirdi.
İstanbul ve Deprem Gerçeği
İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en kalabalık şehri olması nedeniyle deprem riski açısından büyük önem taşıyor. Olası bir depremin İstanbul'da yaratacağı yıkım, sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı etkileyebilir. Bu nedenle, İstanbul'daki fay hatlarının durumu, deprem riski ve alınması gereken önlemler hakkında doğru ve güvenilir bilgilere sahip olmak büyük önem taşıyor. Uzmanların farklı görüşleri olsa da, deprem gerçeğini unutmamak ve gerekli önlemleri almak gerekiyor.
İstanbul'da yaşayanların deprem konusunda bilinçli olması, binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, acil durum planlarının yapılması ve tatbikatların düzenlenmesi, olası bir depremin etkilerini en aza indirmek için hayati öneme sahip. Unutulmamalıdır ki, deprem değil, dayanıksız binalar öldürür.