Saraçhane'de İşkence İddiası! Polis: Direnene Aynı Şey Olur!
Gündem

Saraçhane'de İşkence İddiası! Polis: Direnene Aynı Şey Olur!


09 April 20255 dk okuma28 görüntülenmeSon güncelleme: 31 July 2025

Saraçhane'deki sokak eylemlerinde gözaltına alınan eylemcilerin polis işkencesi iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Gözaltına alınan bir üniversite öğrencisi, yaşadıklarını tüm detaylarıyla anlatarak, polislerin kendilerine yönelik uyguladığı şiddeti gözler önüne serdi. İddialar, Türkiye'de güvenlik güçlerinin yetki aşımı ve insan hakları ihlalleri konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Çıplak Arama ve Tehdit İddiaları

Gözaltına alınan üniversite öğrencisi, arkadaşı ve kendisine yapılan çıplak aramayı şu sözlerle anlattı: "Hiçbir yerde ağlamadım o sırada ağlamaya başladım ama korktuğumdan ağlamamıştım yine. Arkadaşım çıksın artık beni alsınlar, o kızı bıraksınlar diye ağlamaya başlamıştım." Öğrencinin bu ifadesi, gözaltı sürecinde yaşanan psikolojik baskıyı ve çaresizliği açıkça ortaya koyuyor.

Öğrenci, yaşadığı travmatik anları anlatmaya devam ederek, "Ondan sonra ben içeriye girdiğimde, detaylı anlatacağım bu kısmı. Ben içeriye girdiğimde de bana şöyle şeyler söylendi 'Az önce arkadaşının sesini duydun. Nefesini kestik. Sen de direnirsen sana da aynısı olacak. Zorluk çıkartma.' dedi. Ben de 'Kabul ediyorsunuz işkence yaptığınızı o zaman?' dedim. 'Direnene işkence var. Başka bir şey çıkmaz bizden.' Tam olarak bu cümleyi kurdu polis" şeklinde konuştu.

İşkence İddialarına Tepkiler

Bu vahim iddialar, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İnsan hakları örgütleri ve hukukçular, olayın derhal soruşturulması ve sorumluların cezalandırılması çağrısında bulundu. Türkiye'de son yıllarda artan polis şiddeti iddiaları, ülkenin hukuk devleti niteliği ve insan hakları karnesi açısından ciddi endişeler yaratıyor.

İşkence, uluslararası hukuka göre kesinlikle yasaklanmış bir uygulamadır ve hiçbir koşulda meşru gösterilemez. Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, işkenceyi önleme ve faillerini cezalandırma yükümlülüğü getirmektedir. Bu nedenle, Saraçhane'deki olayla ilgili iddiaların titizlikle soruşturulması ve gerçeğin ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır.

Olayın aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılması, sadece mağdurların adalete erişmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesine de katkıda bulunacaktır. Hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı, demokratik bir toplumun temel unsurlarıdır ve bu değerlerin korunması, herkesin sorumluluğundadır.

Türkiye'de İşkence ve Kötü Muamele İddiaları

Türkiye'de geçmişte de benzer işkence ve kötü muamele iddiaları sıkça gündeme gelmiştir. Özellikle 1980 darbesi sonrası dönemde, gözaltında yaşanan işkenceler Türkiye'nin insan hakları sicilinde derin yaralar açmıştır. Son yıllarda ise, özellikle siyasi aktivistlere ve muhaliflere yönelik polis şiddeti iddialarında artış gözlemlenmektedir.

İnsan hakları örgütleri, Türkiye'de gözaltı koşullarının iyileştirilmesi, işkenceye sıfır tolerans ilkesinin benimsenmesi ve güvenlik güçlerinin insan hakları konusunda eğitilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, işkence iddialarının etkin bir şekilde soruşturulması ve faillerin cezalandırılması için bağımsız ve tarafsız bir mekanizmanın oluşturulması da büyük önem taşımaktadır.

Saraçhane'deki olay, Türkiye'de insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinin ne kadar hassas bir durumda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İddiaların ciddiyeti ve kamuoyunda yarattığı tepki, olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde, Türkiye'nin insan hakları karnesi daha da kötüleşecek ve ülkenin uluslararası itibarı zarar görecektir.

Saraçhane eylemlerinde yaşanan polis şiddeti iddiaları, Türkiye'de insan hakları ihlalleri konusundaki endişeleri artırmış ve kamuoyunda büyük bir infiale yol açmıştır. Gözaltına alınan eylemcilerin yaşadıkları travmatik deneyimler, güvenlik güçlerinin yetki aşımı ve şiddet kullanımının ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini göstermiştir. Bu olayın aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılması, Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini koruması ve insan haklarına saygılı bir ülke olma yolunda önemli bir adım olacaktır.