Paramaz: Türkiye Solunun Unuttuğu Ermeni Devrimci mi?
Gündem

Paramaz: Türkiye Solunun Unuttuğu Ermeni Devrimci mi?


15 June 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 15 June 2025

Türkiye sol tarihinin önemli figürlerinden biri olan, ancak bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde unutulan Paramaz lakaplı devrimci Madteos Sarkisyan ve 20 yoldaşının mücadelesini bu yazıda ele alıyoruz. Peki, Türkiye solu bu konuda neden uzun süre sessiz kaldı ve bu suskunluğun kırılması ne gibi katkılar sağlayabilir?

Paramaz Kimdi?

"Bizim istediğimiz eşitlik, biz katı milliyetçi değiliz, bizim talebimiz Ermeni, Türk, Kürt, Alevi, Laz, Ezidi, Süryani, Arap ve Kıptilerle birlikte eşit koşullarda yaşamaktır." Bu sözler, 15 Haziran 1915'te idam edilen Devrimci Sosyal Demokrat Hınçak Partisi'nin önde gelen isimlerinden Paramaz'a aittir. Paramaz ve arkadaşları, Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren ilk Marksist örgüt olan Devrimci Hınçak Partisi'nin yöneticileriydi. Hınçak Partisi, 1887'de Cenevre'de kurulmuş ve II. Abdülhamid'in istibdat rejimine karşı mücadele etmiştir.

1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla legal zeminde siyaset yapmaya başlayan parti, 1913'te İttihat ve Terakki'nin darbesiyle muhalefetini yoğunlaştırmıştır. 1914'te Paramaz ve diğer yöneticiler, İttihat ve Terakki liderlerine suikast planladıkları iddiasıyla tutuklanmış ve idam edilmişlerdir. Bu idamlar, Ermeni Soykırımı'nın bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye Solu ve Ermeni Devrimciler

15 Haziran 1915'teki infazlar, hem Ermeni devrimci hareketi hem de Osmanlı'daki sosyalist mücadelenin belleğinde derin bir kırılmaya yol açmıştır. Paramaz'ın sözleri, Türkiye siyasetinde hala güncelliğini korumaktadır. Türk kimliği dışındaki tüm etnik kimliklerin anayasal düzeyde tanınmaması, demokratik hak ve özgürlüklerin kurumsal bir güvenceye kavuşmaması, Paramaz'ın uyarılarının geçerliliğini sürdürmektedir.

Paramaz, Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk milliyetçiliğine kaydığını tespit etmiş ve Ermeni milliyetçiliğini yükseltmek yerine, Osmanlı içinde yaşayan tüm halkların kardeşliğini savunmuştur. Ancak, Türkiye'de resmi devlet ideolojisi ve ana akım siyasal aktörler, 1915 Ermeni Soykırımı'nı ve Ermeni halkının maruz kaldığı katliamları inkar etmektedir.

Son yıllarda, liberal sol çevrelerde ve Kürt siyasetiyle ittifak kuran sol-sosyalist hareketlerde bu tarihsel gerçekliğin kabulüne yönelik gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak, Türkiye solunun önemli bir bölümü, Ermeni Soykırımı ile olan doğrudan ilişkiyi yeterince görünür kılmamaktadır. Oysa 1915, sadece Ermeni halkını hedef alan bir imha politikası olmakla kalmamış, aynı zamanda Osmanlı coğrafyasındaki en örgütlü ve teorik açıdan donanımlı sosyalist kadroların da tasfiyesine yol açmıştır.

Ermeni Sosyalistlerin Mirası

Türkiye sol hareketinin neredeyse tüm ana akım bileşenlerinin üzerinde mutabık kaldığı konu, bu coğrafyada sosyalizmin tarihinin 1909’da kurulan Osmanlı Sosyalist Fırkası ile başlatılmasıdır. Ancak, o dönemin Ermeni devrimci siyasi hareketi, güçlü ideolojik-teorik donanımı ve örgütlenme düzeyi ile Türkiye sol tarihinin gerçek kurucu unsuru olmayı hak etmiştir. Hınçak ve Taşnaktsutyun gibi Ermeni sosyalist partileri, dünya Marksist-sol birikiminin görece önem verdiği aktörlerdir.

Lenin, 1917 devrimi sonrası Beyaz Ordu'ya karşı kazandığı bir zaferde, "Daha dün 15 Haziran 1915'te kardeşim, yoldaşım Paramaz, on dokuz sosyalist aydın yoldaşıyla birlikte İstanbul'un Beyazıt Meydanında darağacına çıkarıldı." diyerek Paramaz'ı ve Ermeni sosyalist hareketini selamlamıştır.

  • Hınçak Partisi ve Taşnaktsutyun Partisi, 2. Enternasyonal’e üyeydiler.
  • Dönemin güncel ideolojik ve teorik tartışmalarına sosyalist bir perspektiften programlarında geniş yer veriyorlardı.
  • Hınçak Partisi doğrudan Karl Marx’a atıf yapıyordu.

Türkiye solunun genelinin Ermeni devrimci hareketini kendi sol tarihinin bir parçası olarak görmemesi, Anadolu’nun yerli halkı olan Ermenileri, onların yaşadığı büyük trajedileri ve buna karşı verdikleri sol sosyalist mücadeleyi yok saymaları, ne yazık ki kapsayıcılığın ve enternasyonalist damarın hâlâ ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor.

Paramazların ve onun nezdinde de, 19. yüzyılın son çeyreği ile 20. yüzyılın başında son derece etkin olan Ermeni devrimci hareketinin Türkiye sol hareketi tarafından kurucu unsur olarak görülmesi, hem günümüzün en önemli politik sorunu olan Kürt sorununun anlaşılmasında ve bu kanlı tarihten dersler çıkarılarak gerçekçi çözümler getirilmesinde, hem de solun kendi içindeki milliyetçi-şovenist kalıntılardan arınmasında son derece etkili olacaktır. Türkiye sol tarihinin, etnik ve sınıfsal mücadelelerin kesişimselliğini merkeze alan bir bilinçle yeniden değerlendirilmesi, sadece kavramsal bir düzeltme anlamına gelmez; bu yaklaşım, “Türk solu” yerine “Türkiye solu” kavramını yerleştirerek çokkültürlü, çokkimlikli ve çoğulcu bir siyasal tahayyülün önünü açar.