
İzmir'de Grev: Sınıf Bilinci mi, Yabancılaşma mı? Şok Detaylar!
İzmir'de yaşanan belediye grevleri, sadece işçi-işveren arasındaki mücadeleyi değil, aynı zamanda işçi sınıfı içindeki algı farklılıklarını da gözler önüne seriyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın greve katılan işçileri işten çıkarma tehdidi ve kamuoyunun bu duruma verdiği tepkiler, sınıfsal farkındalığın nasıl manipüle edildiğini gösteriyor. Peki, bu durum sınıf bilincinin bir yansıması mı, yoksa sınıflar arası bir yabancılaşma mı?
Orta Sınıf Yanılgısı: Sembolik Statü ve Gerçekler
Marksist iktisatta "orta sınıf" kavramı sıkça tartışılır. Aslında emek gücünü satarak geçinen herkes işçi sınıfına dahil olsa da, kültürel kodlar, eğitim seviyesi ve yaşam tarzı gibi faktörler insanları farklı sınıflara yerleştirebiliyor. Özellikle üniversite mezunu, beyaz yakalı çalışanlar, maaş ve çalışma koşulları açısından mavi yakalı işçilerin gerisinde olsalar bile kendilerini daha üst bir sınıfa ait hissedebiliyorlar. Bu durum, finansal sermayenin sunduğu sembolik unvanlar ve "statü illüzyonu" ile destekleniyor.
Örneğin, asgari ücretle sigorta satan bir "finansal danışman", Tofaş'ta çalışan bir torna ustasından daha az kazanmasına rağmen kendini daha elit görebiliyor. İzmir'deki grevde belediye işçilerine yöneltilen "şımarıklık" suçlamaları da bu sınıfsal yabancılaşmanın bir sonucu. Bu eleştirilerin çoğu, durumu iyi olanlardan değil, kendisi de emekçi olan alt sınıf bireylerden geliyor.
Sınıf Bilinci mi, Sınıf Yanılgısı mı?
Karl Marx'ın "sınıf bilinci" kavramının tam tersi bir durumla karşı karşıyayız. Daha önce TEKEL işçileri eylemlerinde de benzer bir durum yaşanmıştı. Kamusal güvenceye sahip olmaları ve verimsiz çalıştıkları iddiasıyla eleştirilen işçilere, yine emekçiler tarafından tepki gösterilmişti. Bu durum, sınıf çatışmasının yukarıya doğru değil, yatayda "ötekine" doğru kaydırıldığını gösteriyor. Neoliberal toplum yapısı içinde sistemin en başarılı manipülasyonlarından biri de bu: Emekçileri birbirine düşürmek ve gerçek çelişkiyi görünmez kılmak.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki grev, Türkiye'de sınıf kavramı üzerine düşünmek için önemli bir fırsat sunuyor. Emekçi sınıfların ortak çıkarlar yerine kültürel farklılıklar üzerinden birbirlerini dışladığı bir sosyo-ekonomik yapı ile karşı karşıyayız. Finans sermayesinin sunduğu yapay statüler, sınıfsal aidiyeti bulanıklaştırarak sınıf dayanışmasını zayıflatıyor.
Sonuç: Sahte Ayrımları Sorgulamak
Kamusal tartışmaların ve sosyal medya söylemlerinin alt sınıflar arasında üretilmiş öfke ve yabancılaşma diliyle şekillenmesi, sınıf bilincinin yeniden ve güçlü bir şekilde inşa edilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Emekçiler arasındaki sahte ayrımların sorgulanması, toplumsal dönüşümün ve hak mücadelelerinin en önemli adımıdır. Unutulmamalıdır ki, birlik olmadan dirlik olmaz ve gerçek düşman, emekçiler değil, onları sömüren sistemdir.