İran, ABD ile nükleer anlaşma müzakerelerinde flaş bir talepte bulundu. İranlı yetkililer, yeni bir nükleer anlaşma yapılması durumunda eski ABD Başkanı Donald Trump'ın bu anlaşmadan çekilmeyeceğine dair kesin garantiler istediklerini açıkladı. Bu talep, müzakerelerin geleceği hakkında soru işaretleri yaratırken, İran'ın ABD'ye olan güvensizliğini de gözler önüne seriyor.
İran'ın Garanti Talebinin Sebepleri
İran'ın bu talebinin temelinde, Donald Trump'ın 2018 yılında nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve İran'a ağır yaptırımlar uygulamaya başlaması yatıyor. Bu durum, İran'da ABD'ye karşı derin bir güvensizlik oluşturmuş durumda. İranlı yetkililer, gelecekte benzer bir durumun yaşanmaması için ABD'den yazılı bir garanti talep ediyor. Ayrıca, Trump'ın İran'ın uranyum zenginleştirme programını durdurmaması halinde ülkeyi bombalamakla tehdit etmesi de bu güvensizliği körükleyen bir diğer faktör.
İran'ın bu talebinin ardında yatan diğer sebepler ise şunlar:
- Önceki ABD yönetimlerinin anlaşmalardan çekilme geçmişi
- İran'ın nükleer programının geleceği konusundaki endişeleri
- Bölgedeki siyasi istikrarsızlık
Müzakerelerin Geleceği Ne Olacak?
İran'ın bu beklenmedik talebi, ABD ile yürütülen nükleer müzakerelerin geleceğini belirsizliğe sürüklüyor. ABD'nin bu talebe nasıl yanıt vereceği merak konusu. Bazı uzmanlar, ABD'nin böyle bir garanti vermesinin zor olduğunu, zira gelecekteki başkanların dış politika kararlarını bağlamanın mümkün olmadığını savunuyor. Ancak, İran'ın bu talebinden vazgeçmemesi durumunda, nükleer anlaşmaya varılması ihtimali oldukça düşük görünüyor.
Nükleer anlaşmazlık, uzun yıllardır devam eden ve çözümü zor bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Her iki tarafın da diplomasi yoluyla bir çözüm bulmaya istekli olduğunu belirtmesine rağmen, önemli görüş ayrılıkları hala devam ediyor. İran'ın nükleer programı, bölgedeki güvenlik dengelerini etkileyebilecek potansiyele sahip olduğu için, bu konudaki gelişmeler yakından takip ediliyor.
İran'ın Kırmızı Çizgileri Neler?
İranlı yetkililer, müzakere pozisyonlarının "Ali Hamaney tarafından belirlenmiş kırmızı çizgilerle" sınırlı olduğunu vurguluyor. Bu kırmızı çizgiler arasında, uranyum zenginleştirmede kullanılan santrifüjlerin sökülmemesi, zenginleştirmenin tamamen durdurulmaması ve depolanan zenginleştirilmiş uranyum miktarının 2015 anlaşmasındaki seviyenin altına çekilmemesi yer alıyor. Ayrıca, İran balistik füze programının nükleer anlaşmanın kapsamı dışında olduğunu ve bu konuda pazarlık yapmayı reddediyor.
İran'ın müzakere pozisyonunu özetleyecek olursak:
- Uranyum zenginleştirmeye devam edilecek.
- Santrifüjler sökülmeyecek.
- Balistik füze programı müzakere konusu değil.
Sonuç olarak, İran'ın ABD'den garanti talebi, nükleer müzakerelerde yeni bir dönüm noktası oluşturuyor. Bu talebin karşılanıp karşılanmayacağı, müzakerelerin geleceğini belirleyecek. Ancak, her iki tarafın da esnek davranmaması durumunda, nükleer anlaşmaya varılması zor görünüyor. Bu durum, bölgedeki gerginliği artırabilir ve yeni çatışmalara yol açabilir.