
İBB İddianamesi Skandalı: Savcı Hukuku Çiğnedi mi?
Emekli Yargıtay Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik hazırlanan ve büyük tartışmalara yol açan iddianame hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Eminağaoğlu, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmeden kamuoyuna servis edilmesini sert bir dille eleştirerek, sürecin hem usul hem de esas bakımından hukuka aykırılıklarla dolu olduğunu savundu.
İddianame Sürecindeki Hukuksuzluklar
Eminağaoğlu, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 174 ve 175. maddelerine atıfta bulunarak, iddianame kabul edilene kadar soruşturmanın gizli olması gerektiğini vurguladı. Savcılığın bu hükme rağmen iddianameyi basına servis etmesini "açık görev suçu" olarak nitelendiren Eminağaoğlu, bu durumun kamuoyunda ön kabul yaratma amacı taşıdığını ve hukuka aykırılığın en başından itibaren belirgin olduğunu ifade etti. Eminağaoğlu'nun açıklamalarından satır başları:
- "Usül olarak, iddianame kabul edilene kadar soruşturmada gizlilik devam ediyor..."
- "Savcı bile bile bu görev suçunu işliyor. Bunun hukukla açıklanması mümkün değil."
- "İddianameyi basınla paylaşması kamuoyunda ön kabul yaratma durumunu gösteriyor."
Eminağaoğlu, örgüt suçlaması içeren dosyalarda kısıtlama kararı bulunmasına rağmen, müdafiin bile ulaşamayacağı belgelerin kamuoyuyla paylaşılmasının hem gizliliğin ihlali hem de kişisel verilerin hukuka aykırı paylaşılması anlamına geldiğini belirtti. Bu durumun adil yargılanmayı etkilemeye teşebbüs suçu oluşturduğunu da sözlerine ekledi.
Yargıtay'a Yapılan Bildirim ve Siyasi Partiler Yasası
Tartışmalı bir diğer konu olan Yargıtay'a yapılan "parti kapatma" bildirimine de değinen Eminağaoğlu, bu konuda da usul hataları yapıldığını savundu. Siyasi Partiler Yasası'nın 106. maddesine göre, siyasi partilerin anayasa ve yasalara aykırı eylemleri varsa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi gerektiğini, ancak bu gönderme merciinin savcılık değil, mahkemeler olduğunu vurguladı. Eminağaoğlu, savcılığın bu şekilde Yargıtay'a bir dayatma yaptığını ve mahkemelerin yetki alanına müdahale ettiğini iddia etti.
Eminağaoğlu'nun sözleri şöyle devam etti: "Gönderdiği yazıyı, siyasi partilerin anayasaya aykırı kapatma nedeni oluşturabilecek maddeye dayandırmış. Bu yönden bile Yargıtaya bir dayatma ve iteleme olduğunu söyleyebiliriz... Siyasi partiler yasasına göre mali konularla ilgili denetim tamamen Anayasa Mahkemesinin yetkisinde, Yargıtay'ı da ilgilendirmiyor."
İddianamenin İçeriği ve Mahkemeye Yapılan Dayatma
Eminağaoğlu, 3 bin 739 sayfalık iddianamenin içeriğinin de sorunlu olduğunu, belediye ile ilgili bölümlerin somut delile dayanmadığını, zamanlama ve içerik tutarsızlıkları içerdiğini belirtti. Bu durumun, iddianamenin alelacele ve baştan itibaren belli bir niyetle düzenlendiğini gösterdiğini savundu. Ayrıca, mahkemenin bu kadar kapsamlı bir iddianameyi 15 gün içinde incelemesinin mümkün olmadığını, bunun mahkemeye bir dayatma anlamına geldiğini ifade etti.
Eminağaoğlu, tüm bu hukuksuzluklar ve usul hataları nedeniyle mahkemenin CMK'nın 174. maddesi uyarınca iddianameyi iade etmesi ve ilgili savcılar hakkında suç duyurusunda bulunması gerektiğini vurguladı.
Sonuç olarak, Eminağaoğlu, savcılığın bu davada hukuktan koptuğunu, yargıyı siyasete müdahale aracı haline getirdiğini ve kendini savunur duruma düşürdüğünü ifade etti. Bu durumun, hukuk devletinin işleyişi açısından son derece endişe verici olduğunu belirten Eminağaoğlu, savcılığın bu tür davalarda daha dikkatli ve objektif olması gerektiğini sözlerine ekledi.











