Halikarnas Balıkçısı'nın Sıra Dışı Yaşamı: Köşkler, Sürgünler, Bedeller
Gündem

Halikarnas Balıkçısı'nın Sıra Dışı Yaşamı: Köşkler, Sürgünler, Bedeller


28 September 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 28 September 2025

Türk edebiyatının önemli isimlerinden Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen Cevat Şakir'in oğlu Dr. Sina Kabaağaç'ın anıları, "Köşkler, Sürgünler, Bedeller-Halikarnas Balıkçısı'nın Ardında Bıraktığı Yaşamlar" adıyla yeniden okuyucuyla buluşuyor. Minoa Yayınları'ndan çıkan bu kitap, Kabaağaç'ın kaleminden Girit, Trablus, İstanbul, Mordoğan ve İzmir gibi farklı coğrafyalara uzanan, Şakir Paşa ailesinin hikayesini ve Halikarnas Balıkçısı'nın sıra dışı yaşamını gözler önüne seriyor.

Şakir Paşa Ailesinin İzinde Bir Yaşam

Sina Kabaağaç, Osmanlı Devleti'nin ve erken Cumhuriyet'in önde gelen ailelerinden Şakir Paşa Ailesi'nin bir ferdi olarak, sürgünlerle dolu bir hayatın tanığı olmuştur. Aynı zamanda klasik filolojiye yıllarını vermiş bir bilim insanı olarak, anılarında çocukluğundan gençliğine, üniversite yıllarından ailesine dair tanıklıklarını kendine özgü bir üslupla anlatıyor. Eskiden teksir kağıdına yazılan ve bir bavula sığdırılan bu anılar, yazarın vefatından sonra bir araya getirilerek ilk kez 2009'da yayımlanmıştı. Şimdi ise "Köşkler, Sürgünler, Bedeller" adıyla tekrar gün yüzüne çıkıyor.

Mavi Sürgüne Doğru: Mordoğan Anıları

Sina Kabaağaç, yaşam serüvenine Mordoğan'da (Bodrum ismi hiç geçmez anılarda) acılı bir sürgün hikayesini küçük bir çocuğun gözünden anlatarak başlıyor. Güçlü bir babanın gölgesi altında geçen sıkıntılı bir çocukluğun içinde, yazar kendi bireyleşmesinin hikayesini aktarıyor. Babasını sınır tanımaz ve hedefine odaklanmış bir istek olarak tanımlıyor. Cevat Şakir'in 1925'teki mahkumiyeti sonucu Mordoğan'a sürgün edilmesiyle eşi Hamdiye Hanım, evin eşyalarını satarak bilet parası denkleştirir ve oğlu Sina ile Mordoğan'a gider. Sina Kabaağaç, on bir yaşına kadar Mordoğan'da yaşadığı döneme ait pek çok anıyı okuyucuyla paylaşıyor. O yıllarda karadan ulaşımın olmadığı, İstanbul'dan kalkan gemilerle kimi zaman günlerce süren deniz yolculuğuyla varılabilen Mordoğan'da hem yokluğu hem de zenginliği ve sınıf farklılıklarını yakından gözlemliyor.

Babalar ve Oğulları: Bir Mirasın İzinde

Anılarının büyük bir bölümünü babasına ve onunla yaşadıklarına ayıran Sina Kabaağaç, Cevat Şakir'in ölümünü anlattığı satırlarda okuyucuyu derinden etkiliyor. Bu satırlardan Halikarnas Balıkçısı'nın işlediği büyük günahın ızdırabının onu ölüm döşeğine değin rahat bırakmadığı anlaşılıyor.

  • Cevat Şakir'in son anları: "İyi, herkes burada" demişti; yüzü durgun ve soluktu.
  • Şakir Paşa'ya benzerliği: "Şakir Paşa da gelmiş, maşallah."

Bu anımsatma, Sina Kabaağaç'ı büyük bir sıkıntıya sokuyor ve babasının yaşamının son anlarında onu rahat bırakmak için odadan çıkıp gitmeyi düşünüyor.

Sina Kabaağaç'ın anıları, sadece bir ailenin tarihini değil, aynı zamanda ülkenin son bir asırlık dönemde geçirdiği dönüşümleri de gözler önüne seriyor. Babalar ve oğulları arasındaki ilişki, sürgünlerin acısı, edebiyat ve sanat dünyasının önemli figürleri, tüm bunlar Kabaağaç'ın kaleminden okuyucuya ulaşıyor.