
Gazetecilere Adli Kontrol Şoku! Haber Yapmak İmkansız mı?
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS),son dönemde gazetecilere uygulanan adli kontrol kararlarının basın özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtladığını açıkladı. TGS Genel Sekreteri Banu Tuna, avukat Elif Ergin ile birlikte yaptığı basın açıklamasında, Eylül 2024 ile Eylül 2025 arasındaki adli kontrol uygulamalarını değerlendirdi. Açıklamada, bu kararların gazetecilerin çalışma özgürlüğünü engellediği ve gazeteciliği imkansız hale getirdiği vurgulandı.
Adli Kontrol Bir Cezalandırma Yöntemi mi?
Banu Tuna, adli kontrol uygulamalarının artık bir cezalandırma ve caydırma yöntemine dönüştüğünü belirtti. "Muhabir masa başından haber yapmaz; seyahat edemeyen gazeteci olmaz. Bu kararlarla gazetecilere açıkça ‘artık işini yapamazsın’ deniyor" ifadelerini kullandı. Bu durum, gazetecilerin sahada haber takibi yapmasını, kaynaklarına ulaşmasını ve kamuoyunu bilgilendirmesini engelliyor.
TGS'nin raporuna göre:
- 109 gazeteci gözaltına alındı.
- 36 gazeteci tutuklandı.
- 4 gazeteciye ev hapsi verildi.
- 67 gazeteciye adli kontrol tedbiri uygulandı.
En yaygın tedbirler ise haftalık imza yükümlülüğü ve yurt dışı çıkış yasağı olarak belirlendi. Bu tedbirler, gazetecilerin hareket alanını kısıtlayarak haber yapma özgürlüğünü ciddi şekilde zedeliyor.
Adli Kontrol Kararlarının Basın Özgürlüğüne Etkisi
Tuna, uygulamaların basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırdığını vurgulayarak, "Gazeteciler, karakollara imza vermek zorunda bırakılıyor, evlerinden çıkamıyor. Bu tedbirler çalışma özgürlüğünü yok ediyor. Adli kontrol, artık bir basın kontrol aracına dönüştü" dedi. Bu durum, Türkiye'deki basın özgürlüğü konusunda endişeleri artırıyor.
TGS avukatı Elif Ergin ise, son bir yılda gözaltına alınan her 10 gazeteciden sadece üçünün herhangi bir tedbir kararı olmadan serbest bırakıldığını belirtti. Ergin, "Anayasanın ve Basın Kanunu’nun güvenceleri açıkça ihlal ediliyor" diyerek, yargı süreçlerindeki sorunlara dikkat çekti.
Basın Özgürlüğüne Genel Bakış
Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Gazetecilerin serbestçe haber yapabilmesi, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgilendirilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Ancak, Türkiye'de son yıllarda gazetecilere yönelik baskılar ve adli süreçler, basın özgürlüğünü ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu durum, uluslararası kuruluşların da dikkatini çekmekte ve Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi sürekli olarak eleştirilmektedir.
Adli kontrol kararlarının gazetecilerin mesleki faaliyetlerini engellemesi, basın özgürlüğünün ihlali anlamına gelmektedir. Bu kararların, gazetecilerin haber kaynaklarına ulaşmasını, olay yerinde inceleme yapmasını ve kamuoyunu bilgilendirmesini zorlaştırdığı açıktır. Bu durum, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgiye erişimini engelleyerek, demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesini de olumsuz etkilemektedir.
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın raporu, adli kontrol uygulamalarının gazetecilik faaliyetlerini ne kadar zorlaştırdığını ve basın özgürlüğünü nasıl kısıtladığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için yasal düzenlemeler yapılması ve yargı süreçlerinde daha adil ve şeffaf bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, Türkiye'de basın özgürlüğü daha da geriye gidebilir ve kamuoyunun doğru bilgiye erişimi engellenebilir.