Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın (Ebu Muhammed el-Culani) Antalya Diplomasi Forumu'na katılımı, Alevi kurumlarının sert tepkisine yol açtı. Altı Alevi kurumu, yaptıkları ortak açıklama ile bu ziyareti kınadı. Kurumlar, ziyaretin Suriye'de yaşanan Alevi katliamlarının gölgesinde gerçekleştiğini vurgulayarak, "HTŞ'yi muhatap almak, Alevi soykırımına ve tüm katliamlara uluslararası işbirliği ile taraf olmaktır" ifadelerini kullandı.
Alevi Kurumlarından Sert Uyarı
Alevi Bektaşi Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği'nin imzaladığı ortak açıklamada, yetkililere seslenilerek, "Culani'nin gelişi, sadece Alevilere değil, bu topraklarda barışı, eşitliği, laikliği savunan herkesin onuruna yapılmış açık bir saldırıdır" denildi. Kurumlar, Türkiye'nin savaş suçlularının ve halk düşmanlarının barınacağı bir liman olmaması gerektiğini vurguladı.
Alevi Katliamları ve Türkiye'nin Rolü
Suriye'de Alevilere yönelik saldırılar, uzun yıllardır devam eden iç savaşın acı bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, Alevi kurumları, Türkiye'nin bu tür figürleri ağırlamasının, yaşanan acıları derinleştirdiğini ve uluslararası kamuoyunda yanlış bir algı oluşturabileceğini savunuyor. Alevi kurumları, Türkiye'nin bu politikasına karşı duruşlarını net bir şekilde ifade ederek, yetkililerden bu konuda daha hassas davranmalarını talep ediyor.
Alevi Kurumlarının Talepleri
Alevi kurumları, Türkiye'nin bu tür ziyaretlere izin vermemesini ve Suriye'de yaşanan insanlık suçlarına karşı daha net bir tavır almasını talep ediyor. Talepleri özetlemek gerekirse:
- Türkiye, savaş suçlularına ev sahipliği yapmamalı.
- Suriye'deki Alevi katliamlarına karşı uluslararası işbirliği güçlendirilmeli.
- Türkiye, barışı, eşitliği ve laikliği savunan herkesin yanında olmalı.
Alevi kurumlarının bu sert tepkisi, Türkiye'nin dış politikası ve Suriye'deki iç savaşın yansımaları konusunda önemli bir tartışma başlatmış durumda. Bu durum, Türkiye'nin bölgesel politikaları ve insan hakları konusundaki duruşu hakkında daha geniş bir değerlendirme yapılmasına zemin hazırlayabilir.
